Zeynüddîn-i Hâfî, Sühreverdiyye’ye getirdigi yeni açilim ve ilmî birikimiyle, kendi tasavvufî sistem ve ekolünü olusturmus; evrâdindan tasavvufa getirdigi orijinal fikirlere varincaya kadar yaptigi çesitli katkilarla, kendi ismine izâfe edilen Zeyniyye tarîkatini kurmus önemli bir mutasavviftir. Zeynüddîn-i Hâfî, 1356’da Horasan bölgesinin Hâf sehrinde dogmus; 1435’te, hayatinin önemli bir kismini geçirdigi Herat’ta vefat etmistir. Hâfî, bu sehirde Kertler döneminin sonlarina, sonra da Timur ve Sahruh’in hükümdarlik dönemlerine sahit olmustur. Herat’in, özellikle ekonomik ve siyasî kaygilardan uzak Sahruh dönemi, Hâfî için çok verimli geçmistir. Hâfî, ilmi ve sayginligiyla dönemin hükümdarlarini manevî otoritesi altinda tutmus; tavsiyeleriyle de onlarin daha âdil davranmalarinda yönlendirici olmustur. Hâfî’nin tasavvuf düsüncesinde nefs terbiyesi ve tezkiyesi çok önemlidir. O, nefsi ibâdetle dizginlemenin önemine isaret eder. Kalbin, dünya ve dünya nimetlerini sevmesinin haram oldugu kanaatinde olan Hâfî, heva ve hevese uymanin da yasak oldugunu, nefsi, içerisinde bulundugu her türlü baglilik ve esaretten kurtarmak gerektigini savunur. Hâfî, gerçek tevhîd düsüncesine ulasmak için nefse töhmet edilmesinin geregine inanmaktadir. Bir sûfî, günaha düstügünü, hizmetçisinin veya üzerine bindigi hayvaninin huysuzlanip isyankâr davranmasindan anlayacak kadar ince düsünceli ve nefsiyle hesaplasma içerisinde olmalidir. (Tanitim Bülteninden)
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
Basım Yılı
2011
Sayfa Sayısı
460
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789755746036
Ortalama Değerlendirme »