Rutubetli hava yürüyüsümü agirlastiriyor, ayaklarimin denetimini yitiriyorum. Iki ayagim sanki iki palet; yürürken elimde olmadan disa dogru açiliyor. Yazin daglara yürürdüm eskiden ya da yüzerdim; üç yaz oldu denize girmiyorum. Hiçbir zaman hanim hanimcik adimlar atabilen biri olmadim, uçar gibi, kaçar gibi bir tepeye tirmaniyor, bir maniayi asiyor gibi yürürdüm. Bir müzik sesi ulastiginda kulaklarima, mesela Resid Behbudov’dan Azeri bir parça duydugumda, derinlerime kök salmis biri, yesil daglardan koparilmis bir büyükanneannesi olan Çerkez kizi, dans adimlari atarak havalara siçramak isterdi. Yürürken bastigim yere dikkat etmedigimi söylerdi Halil; uzun yürüyüslerimizde iki üç kez düsmekten kurtarmisti beni. Orada bir çukur, surada sürpriz bir basamak, daha ileride hesaba katilmayan bir bosluk ve ben yeryüzüne degil gökyüzüne bakarak yürümek istiyorum. “Salinarak yürümeyin öyle“, derdi Zehra eskiden, Betül’le ikimize ki özellikle benim salinarak yürüdügüm hiç söylenemezdi. “Yürürken melekleri hatirlamali, melekleri hatirlatmaliyiz.“ “Sen melek degilsin, ben de degilim; hem meleklerin nasil yürüdügünü de bilmiyoruz.“ “Ne bileyim, iste, sokakta yürürken kadinligi öne çikmayan bir kadin, bir hanimefendi gibi yürümelisin.“ (Tanitim Yazisindan)
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
Basım Yılı
Sayfa Sayısı
466
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789944486545
Ortalama Değerlendirme »