Balkanlara yüzyıllarca önce gelip yerleşen Türklerin ataları, ruhlarının derinliğinden gelen büyük bir aşkla, Murat Hüdavendigâr’ı da şehit vererek, Î’la-yı Kelimetullah için bu güzel toprakları vatan yapmıştı. Selanik’i, Manastır’ı, Üsküp’ü, Kosova’yı Anadolu’nun Konya’sı, Erzurum’u, Erzincan’ı, Sivas’ı gibi Türkleştirmişlerdi. Buraları Ötüken gibi Merv gibi düşünüyorlardı. Tuna Nehri’ni Sakarya, Kızılırmak gibi biliyorlardı. Ohri Gölü’nü, Issık Gölü gibi, Van Gölü gibi, Hotamış Gölü gibi biliyorlardı. Nesilden nesile anlatıla anlatıla gelen atalarının hatıraları, bu kadar yüzyıl geçmesine rağmen kafalarında, ruhlarında sanki hala tazeymiş gibi duruyordu. Bektaşî erenlerinin, Sarı Saltuk Baba, Piri Baba gibi erenlerin menkıbeleri hafızalarından silinmiyordu. Pelister Dağları, Babadağ onlarındı. Buralar Türk yurdu idi. Burası Osmanlı Devleti idi. Onları Mohaç’a, Niğbolu Savaşı’na görevli olarak götüren devlet gücü hala arkalarındaymış gibiydi. Onlara “Evlad-ı Fatihan” denmişti. “Oğuzbeyli Cemaati” denmişti. Onlar hala yeni seferler için yeni görevler bekliyorlardı. Umutsuzca bekliyorlardı.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2020
Sayfa Sayısı
416
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789754515886
Ortalama Değerlendirme »