La Fontaine, 1621’de Fransa’nin küçük bir sehrinde dünyaya gelir. Biraz kirlarda, biraz okullarda dünyayi tanidiktan sonra Paris’e gider. Açik yüregi, hos sohbeti, candan dostlugu, gülümser, aciyi tatli eder filozoflugu, kimseyi kirmadan kimseye boyun egmezligi, saygisizliga, firsatçiliga düsmeyen sakalariyla kendini sevdirir. Gönlünce okuya yaza, masallar dolusu güle söyleye yasar ve yetmis dört yasinda, son masali basinda, uyur gibi hayata veda eder.Bu sair çaginda, yasayisi, davranisi, siir anlayisi ve üslubuyla tektir; bununla beraber belki de en fazla okunmus Fransiz sairidir. La Fontaine’in en büyük özelligi kendi kalarak herkesin olmaktir.La Fontaine çesmesinden çocuklar da içebilir elbette; ama La Fontaine, masallariyla kendi oynamis, masallari bir olgun insan eglencesi yapmistir. Konusan hayvanlar çocuklari eglendirebilir, biraz düsündürebilir de; ama aslanda, kurtta, tilkide, gazetelerde adi çikan su veya bu ünlü insani görmek, kurtla kuzu masalini falan mahkemenin karariyla birlestirmek... Masallar çocukken okunsa da, bu baglantilari kurmak için büyümeyi beklemek gerekir. Masallari Türkçeye uyarlayan Sabahattin Eyüboglu’na kulak verelim:“La Fontaine’i Türkçeye çevirdikçe sevdim, sevdikçe de çevirdim. Bizim halk dilimiz adsiz La Fontaineler yogurmus olacak ki bu yaman dil ustasinin deyisini degilse bile deyimlerini, özel tadini degilse bile anlam zenginligini, anlatim imkânlarini, düsünce oyunlarini, Türkçe karsilamakta pek zorluk çekmedim: Aradikça La Fontainece söz çok bulunuyor Türkçede, hele köy Türkçesinde.”
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yılı
2017
Sayfa Sayısı
224
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786053323006
Ortalama Değerlendirme »