Bütün kullara umumi olarak belâlar ulasabilir. Bütün insanlar, Hak Teâlâ’nin imtihanina tabi tutulurlar. Ancak, bu gibi musibetler basa gelince tedirgin olmayanlar, bu sikintili ve üzüntülü zamanlarda benliklerinden çikip kendilerini kaybetmeyenler, iste hayirli haberi elde edenler onlardir. Tarih kitaplarinda yazilip, halkin dilinde de dolastigina göre Peygamberimiz (s.a.v.)’in çektikleri eziyeti hiçbir peygamber çekmemistir. Hazreti Muhammed’in Kureys’in ileri gelenlerinden çektikleri cefâlar yetmiyormus gibi, risalet hanedaninin gözbebegi, nübüvvet sülalesinin incisi Hz. Ali’nin oglu Hüseyin’in (r.a.) Kufe hadisesi ve Kerbelâ Çölünde olagelen vakalar da bu eza ve cefalara eklenmistir. Imam-i Safiî Hazretleri, Hasan-i Basri’den naklen Ibnil Bezzaz’dan söyle rivayet etmistir: “Kerbelâ Hâdisesinde, Ehli Beyt’den saadet sahibi on alti zat sehadet serbeti içmislerdir. Bunlardan her biri kendi devirlerinin seçkini ve zamanin esi bulunmayan incisi idiler. Imam Riza’yi Buhari’den nakledildigine göre, Kerbelâ topragi pak toprak mahiyetindedir ki, orada sehitlik tohumlari ekilmis, musibet fidanlari dikilmis, bunun için göz yaslari ile bu tohumlar ve bu fideler sulanmalidirlar.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yılı
2003
Sayfa Sayısı
535
Kapak Türü
Ciltli
-
ISBN
9789944301473
Ortalama Değerlendirme »