Geceleri uykumda kendimi mi disliyordum yani? Böyle bir hastalik var mi?Uyurgezerligin bir türü mü bu? Yamyamligin bir türü mü ya da?Yoksa ben mi icat ettim? Cinsel fantezi kurbani oldugumu sanan doktora söyleseydim keske,“Iyi de doktor bey, ben yalniz yasiyorum,” diye.Söyleyememistim. Tutmustum kendimi. Nedenini de gayet iyi biliyordumaslinda: Kendi kendimi bilinçsizce isiriyor olmam, en sapkin iliskiye girmemden çok daha rahatsiz ediciydi.Uzak, sanki hiç varolmamisçasina hatirlanmayacak uzak bir Istanbul semtinde basliyor Karanlik Oda… Bos bir belediye otobüsü, pirpir eden floresanlar, issiz ve alelacayip vitrinlerle giriyor söze… Suya daldirildikça agirligi artan paçavra gibi dibe giden, kendini ve unuttuklarini hatirlamaya çalisan bir fotografçi çikiyor karsimiza.Sezgileriyle yürüyen, rutinlerle yasayan, ürkek ve takintili bir adam bu…Hakan Biçakci, akilciligin maskesini çikarttigi, her gecenin bir gündüzün içine aktigi sizoid ve polarize bir karanligi resmediyor. Içinde isiriklarin, sararmis resimlerin, tekinsiz erkeklerin, alisveris merkezlerinin, sanat galerilerinin, otel odalarinin, markalarin ve beyhude zaman usancinin yasadigi genç bir roman daha sunuyor bize…
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yılı
2014
Sayfa Sayısı
176
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789750508325
Ortalama Değerlendirme »