Yazdıklarımda çoğunlukla geçmişten bahsettim, köylerden, şehirlerden ve yollardan. Annemi ve babamı, onları birlikte tanıdığım zamanlarıyla, dostları ve ilgileriyle anlatıyorum. Kendimi yalnızlaştıracak bir dil kullanmıyorum.
Yeni kuşaklara hâlâ birer imge ya da metafor olarak gelen pek çok şeyin benim hayatımda sahici birer şey olduğunu hatırlatmak isterim. Yazdıklarımı dönüp dönüp okuyor, daha sıcak daha gerçekçi olması için çaba sarf ediyorum. Ben ülkemin hem ağır hem de hızlı değişimlerine, hem sara hem sınır nöbetlerine tanık oldum. Durumdan memnunum. Bana, bir iki şey karaladım diye millete tavsiyede bulunmak hiç mi hiç yakışmaz; şunu söylemek isterim. Bir şeyler elimizden uçup gitmeden yazalım, yazmanın kudretli büyüsünden nasiplenelim, birbirimize hediyemiz dinamik hikâyelerimiz, uçarı düşüncelerimiz, sakin ve tevekkülle karşılanmış tecrübelerimiz olsun. Nazım geçen arkadaşlara hep söylemişimdir. İyi, doğru ve güzel şeylere alan açalım, mümkün olanları paylaşarak birbirimizi besleyelim. Şehrin ve hayatın modern kargaşası içinde her an kendini kaybetmek üzere olanlara nefes verelim.
Bizim gibilerin başka ne derdi, ne emeli olabilir? Öyle sanıyorum ki üzerimize etraftaki su birikintilerini bile harekete geçirecek şiddette yağmur yağsa, kar yolları kapatsa ve zaten çelimsiz bedenlerimiz buz kesse ya da güneş hiç olmadık bir şekilde kararını bozup ensemizin dibine kadar inecek olsa biliyorum bizi o kapılardan içeri buyur edip kurtaracak bir Allah’ın kulu çıkmayacak. Biz öyle orada, herkesin dışarıda bildiği bir yerde kendi kaderimizi bekleyeceğiz. Peki bizim gibi bekleşenlerin hikâyeleri olacak mı? Varsa buna kim ne kadarlık kulak verecek?
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2017
Sayfa Sayısı
244
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786059268981
Ortalama Değerlendirme »