Şüpheler içinde kıvrandığım, hayal kırıklıklarını gögüslemek zorunda kaldığım ve ufukta hiçbir ışık göremediğim günler yaşadım. Böyle zamanlarda Bhagavad Gita’yı açtığımda, her zaman bana teselli veren bir beyit buldum. Ve üstüme çöreklenen acılara rağmen gülümsemeyi başardım.
- M. K. Gandhi
“Tanrı’nın Türküsü” anlamına gelen Bhagavad Gita, dünyadaki en eski kutsal kitaplardan biridir. Savaşçı Arcuna’nın ilah Krishna ile savaş meydanında yaptığı sohbetlerin hikâyesi, Hinduizm’in evrensel değer taşıyan felsefesini ve hikmetini içerir.
Mahatma Gandhi, kendi yaptığı Bhagavad Gita tercümesi ve tefsirini, 1926 yılında dokuz ay boyunca sürdürdüğü manevi sohbetlerde, müritlerine aktarmıştır. Gandhi’nin Bhagavad Gita tercümesi ve tefsiri, 20. yüzyılda Hindistan’da, bu alanda verilmiş en önemli eser kabul edilir. Gandhi sade ve açık bir dille, sıradan insanların manevi yaşamını doğrudan ilgilendiren meselelere değinmektedir. “Nefssiz Amel” diye nitelendirdiği ideali aydınlatmak için, olağanüstü tecrübelerinden ve iç dünyasında bitip tükenmek bilmeyen arayıştan bahseder. Gandhi’nin Gita’sı, dini ne olursa olsun bütün okuyucuları, Tanrı aşkına ve dünyaya karşılıksız hizmet etmeye davet ediyor.
Diğer tefsirlere yönelik herhangi bir saygısızlık yapmak istemem. Onlar da değerlidirler. Yalnız, onların hiçbirinde tercümeleri yapanların, Gita’da buldukları anlamı kendi hayatlarına uyguladıklarına dair bir iddiaya rastlamadım. Halbuki, benim Gita’yı okuyuş şeklimde, çıkardığım anlamı kırk yıllık bir süre boyunca kesintisiz olarak kendi hayatıma uyguladığıma dair bir iddia yer almaktadır.
Ortalama Değerlendirme »