Hallâc-i Mansûr, Bâyezîd-i Bistâmî, Ebu’l-Hasan el-Harakanî, Ebû Sa‘îd Ebu’l-Hayr ve Ahmed Gazzâlî gibi âriflerin söz ve görüsleriyle sekillenen “Horasan tasavvuf mektebi”nin önemli özelligi, insanin Allah ve âlemle olan iliskisini daha çok ask, vecd, cezbe, cefâ, mihnet, fenâ vb. kavramlarla ifade etmesidir. Ilâhî askin, geride baska hiçbir sey birakmayacak sekilde sûfîyi eritip tüketmesi, vecdin tesirine girmis ruhlarin fenâ’ hâlinde “bir”de kaybolmalari, ma‘rifetin dilin ifade imkânina sigmayan yapisi ve daha baska sebepler, bu tasavvuf mektebine mensup ârifleri, fikirlerini kolay anlasilmayacak birtakim söz ve sembollerle ifade etmeye mecbur birakmistir. Böyle bir tasavvuf geleneginin önemli temsilcilerinden birisi de Aziz Nesefî’nin “âsiklar sultani” olarak niteledigi Aynü’l-Kudât el-Hemedânî’dir. Imam Gazzâlî’nin eserleri ve fikriyâti ile kardesi Ahmed Gazzâlî’nin manevî terbiyesi altinda yetisen Hemedânî, bilgi ve varliga dair düsünceleriyle de ilk dönem sûfîleriyle Ibnü’l-Arabî dönemi arasinda âdeta bir köprü vazifesi görmüstür.Yazdigi eserler, her kesimden yetistirdigi talebeleri yaninda ilim ve ma‘rifet bakimindan parlak bir gelecegi müjdeleyen alâmetleriyle temâyüz eden Aynü’l-kudât Hemedânî, siyasî gelecegi için “tehlikeli” kabul ettigi Selçuklu veziri Kivâmüddîn Dergezînî tarafindan yolu kesilerek sehit edildiginde henüz otuz üç yasindaydi.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2016
Sayfa Sayısı
212
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789755747545
Ortalama Değerlendirme »