Arkeoloji araştırmalarım esnasında, inanılırlığı sorgulanmayan, evrensel seviyede “bilimsel” gözüken birçok “keskin ifadenin” aslında oldukça sezgisel, romantik ve keyfi kanılara dayandığını gözlemledim. Batı’nın kültür tarihi ve arkeoloji disiplininde, özellikle 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında, sanki bir “yapının” öyle olmasını istediği için, belirgin anlatım şemalarının hakikat kabul edildiğini, bu epistemenin de terminolojisi modernize edilerek
günümüze değin döngüsel bir şekilde tekrar edildiğini “hissettim”. Hissettim dememin nedeni bu kadar uzun zamandır tekrar edilen kavramların artık akıldan ziyade bilinçdışında aldıkları konumlardır. Ben bu tür sezgisel-keyfi anlatılara (ki alt katmanlarında kosmos adı verilmiş düzenle ilgili sürekli söylem üretiyor veya sorun çözüyorlar) “Klasik Paradigma” diyorum. Klasik Paradigma, özellikle MÖ sekizinci yüzyıldan itibaren görünürlük kazanmış ve
devamlı olarak geliştirilmiş bir sosyo-kültürel forma dayanıyor. Bu çalışmada temelde klasik paradigma dediğim “şey”in varoluş düzlemine, söylemlerine ve izlerine “Eski Yunan Dinsel Mimarisi” üzerinden dokunmak istedim.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2018
Sayfa Sayısı
234
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786059636339
Ortalama Değerlendirme »