1990’larin basinda S.S.C.B. dagilinca, dünyadaki güç dengelerinde köklü degisimler oldu. Bundan en fazla Türk Dünyasi etkilendi. Uluslar arasi plâtformda tek Türk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, bu tarihten sonra kendisi ile ortak özelliklere sahip Türkistan Türk Cumhuriyetleri ile sicak münasebetler kurma imkâni buldu. Bu iliskiler siyasî, kültürel ve ekonomik alanlarda olumlu bir seyir izlerken, Türkiye, millî tarih anlayisi çerçevesinde Islâm öncesi dönemi de içine alan ortak bir tarih anlayisi gelistirmektedir. Türkistan’da Sovyet baskisi yüzünden millî tarih anlayisi reddedilmis, ayirimci etnik tarih anlayisi benimsenmis; tarih alanindaki çalismalar sinirlandirilmis ve resmî çizginin disina çikilmasi da önlenmisti. Bu uygulama, Türkistan ile Türkiye tarihçileri arasinda görüs ayriliklarinin ortaya çikmasina yol açmisti. Bagimsizlik sonrasi süreçte ise, bu farkli anlayislarin giderilmesi ve ortak tarih anlayisi gelistirme zorunlulugu ortaya çikmistir.
Bu süreçte Türkistan’daki Rus isgalinden önceki son Türk devleti olan Buhâra Emîrligi ayri bir öneme sahiptir. Fakat Sovyet faktörü yüzünden, Türkiye’de, Türkistan’da Timur sonrasi ortaya çikan “Hanliklar Dönemi” ve bu dönemin en önemli aktörü olan Buhâra Emîrligi ile ilgili çalismalar yetersiz kalmistir. Bu çalismamizin amaci, Türkistan ile Türkiye arasinda Sovyet döneminde olusturulan ayrismayi ortadan kaldirmaktir. Ayni zamanda burada Buhara Emîrligi’nin son hükümdari Âlim Han ve dönemine farkli açidan bakilmistir. Ruslarin ve onlarla isbirligi yapan “Ceditçiler”in siyasî propagandalarinin yarattigi yanlis degerlendirmeler de vurgulanmistir. Ceditçiler muhalif olduklari için; Ruslar ise, isgal ettikleri Türkistan topraklarinin son hükümdari oldugu için, Âlim Han’i karalama yolunu seçmislerdir. Dönemle ilgili olarak “Ceditçiler” tarafindan yazilanlar tarihçilerce de kullanildigi için, Âlim Han hakkinda olumsuz ve gerçek disi ithamlar yayginlik kazanmistir. Sunu da belirtmek gerekir ki, Âlim Han hem hükümdarligi döneminde hem de sürgün hayatinda Türkistan halkinca elestiriyi hak edecek bariz hatalar yapmistir. Ama bunlar, Ruslarin dillendirdikleri gibi “hainlik” derecesinde hatalar degildir.
Âlim Han’in özellikle çok az bilinen Afganistan’daki sürgün hayati ve fa-aliyetleri, hayatta olan ogullarindan istifade edilerek bu çalismamizda ele alinmis ve bosluk doldurulmaya çalisilmistir.
Kisacasi bu kitap, dönem hakkinda kaynak niteliginde bir çalismadir.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2011
Sayfa Sayısı
451
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789754378429
Ortalama Değerlendirme »