Sunu özellikle hatirlatmak isteriz ki, günümüz dünyasinda hemen hemen hiçbir millet, orijinini tam olarak koruyabilmis degildir. Bu durum, elbette ki Türk milleti için de geçerlidir. Peki o zaman biz kime Türk diyecegiz? Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Atatürk, 10. yil Nutku’nda bu sorunun cevabini: “Ne Mutlu Türküm Diyene!“ demek suretiyle vermistir. Gerçekten, “Türk“ kavraminin yeniden tarih sahnesine çikmasinda bas rolü oynayan Atatürk, “Türk“ü hiçbir zaman kesin çizgilerle tarif etmemis, ona açik ve kesin bir kimlik vermemistir. O, Türk’ün temel elliklerini, irkî hususiyetlerini belirlemeye çalismis ise de, yine de bunu kesinlestirmemistir. Çünkü O, derin sezgisi sayesinde, bunun bir kabullenme, ait oldugunu hissetme, mensubiyet suuru ve sahip çikma bilinci oldugunu bilmistir. Demek oluyor ki, önemli olan, Türk olup olmamak degil, kendimizi Türk hissetmektir. Atatürk’ümüzün de dedigi gibi, Türk olup olmamak, baska birilerinin karar verecegi bir husus degildir. Türk olup olmamaya karar vermek, kisinin bizatihi kendi hakkidir. Bu karara hiç kimse müdahale edemez, etmemelidir. Çünkü Türk olmak için, Türk özelliklerini tasimak çok önemli degildir. Önemli olan, insanin kendisini Türk hissetmesi, kendi kendine “ben Türk’üm“ demesidir. (Tanitim Yazisindan)
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
Basım Yılı
2003
Sayfa Sayısı
328
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9799758156923
Ortalama Değerlendirme »