Metafor, metonimi, kaplamlama ve ironi oturgalari üzerinde yükselen tarih anlatisinin bilim olmadigina ve Türk tarih anlatisinin da kimi metaforlar -Anadolu’nun Fethi, Haçli Seferleri, Türk Korkusu vb.- üzerinden yazildigina dikkat çeken yazar, “Ermeni Soykirimi”nin bir metafordan ibaret oldugu ve Türkler’in Anadolu’yu fethinden söz edilemeyecegi iddialari ile ezber bozuyor. Dahasi, Türkiye’nin gelecegine talip olanlar için ne Londra’nin, Washington’un, ne de Das Kapital’in merkezî öneminden dem vurulamayacagini; dünyanin merkezinin bilinçalti yada çiplak insan degil, Turchia oldugunu ve tarihin “Türk Dügümü”süz yazilamayacagini ileri sürüyor. Hatta, tarihlerinin hiçbir dönemlerinde ne Katolik ne de irkçi olmadiklari için Türklerin Danteleri, Kantlari olmadigini da...Turchia’nin Türkler için hem bir ölüm-kalim meselesi oldugunu, hem de siyasal ve gündelik hayatin örgütlendigi kozmosun bir yansimasi olarak çadirlari/yurtlari oldugunu vurguluyor. Pek çok dine kolaylikla dahil olabilen Türklerin Müslüman ‘olmadigi’na, hep ama hep Sünnî olduguna, öte yandan rahatlikla Kizilbas da olabildikleri 16. yy. basindan itibaren artik geri dönüssüz olmak üzere Müslümanlikta konaklamalarina deginerek Turchia’da neden Hiristiyanligi kabul etmediklerini sorarken Katolik-Ortodoks Hiristiyan münaferetine dikkat çekiyor; 1054-1055’teki büyük ayrilikin akabinde ortaya çikan Haçli Seferleri metaforunun aslinda dünyanin Latinlesmesinin tezahürü ve küresel düzeyde egemenlik fikri olup 19. yüzyilda uygarlik, günümüzde ise demokrasi adiyla devam ettigini ileri sürüyor.Selçuklu donunda Bagdat’ta Sünnî hilafetin, Osmanli donunda Ortodoks Hiristiyanlarin, Ispanya’dan kovulan Yahudilerin, Dogu Avrupa’ya kadar Islam’in, T. C. donunda Kürtlerin, Israil devletinin koruyuculugunu üstlenen Türkler’in Katolik Avrupa’nin önünde engel olmasi, Avrupa’ya Türk Korkusu salmasi bir yana, Katolik Avrupa’nin hâlâ çözemedigi Türk Sorununun yani sira dünyaya Müslüman Istanbul armagan etmesi de Türk Dügümü’ne dahil.Tarih yaziminda edebiyatin, anlatinin belirleyiciligi bir yana, ulus-devlet bakaci ile yazilan Türk tarihinin esasen Avrupa tarihine eklenme oldugunu ileri süren yazar, fikri öldüren gazeteci dogrulugu(!)nun düsüklügüne bulasmaktansa, bir zihin hareketi olarak gördügü yazma ediminin ayak direyen yaratici yalnizligini, yanlislanabilirligini tercihe sayan buluyor.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2016
Sayfa Sayısı
528
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786059319188
Ortalama Değerlendirme »