Günümüz dünyası öyle arapsaçına dönmüş durumda ki Xi aracılığıyla Çin kendisini küreselleşmenin ve dünya kapitalizminin savunucusu olarak ortaya koyarken Trump’ın ABD’si ticari koruma politikalarına yöneliyor ve öteden beri ABD tarafından yönetilen küresel kurumlarla arasına koyduğu mesafeyi giderek genişletiyor. Bugün günlük gazetelerin manşetleri müttefikler arasındaki gerilimlerle dolup taşarken, ABD’nin on yıl önce meydana gelen ekonomik çöküşe karşı küresel bir yanıtı –Çin dahil- koordine etmesini sağlayan politik kapasite ya da yönetimsel beceri gibi bir şeyi bugün de sahnelemesini tasavvur etmek çok zor geliyor. Yeni çok kutuplu dünya düzeni hakkında beyanlarda bulunurken ihtiyatlı olmak için nedenlerimiz olsa da, devletlerarası sistemin tam kalbinde bulunan ve giderek artan çelişkiler bize küresel kapitalizmin haritasının büyük oranda yeniden çiziliyor olduğunu gösteriyor.
Hem devletlerin hem de mevcut konjonktürün yarattığı kapitalist ve gelişen güçler arasındaki değişen ilişkilerin izini sürmek ve bu konuda yerinde/doğru değerlendirmeler yapmak için karşımızda pek çok iç içe geçmiş soru bulunuyor.
Küreselleşme çözülüyor mu yahut sadece gücün merkezi ve birikim rejimindeki kapsamlı bir değişimle, belli bölgesel blokların dağılması ve emeğin hareketliliğine ciddi kısıtlamalar getirilmesiyle birlikte varlığını sürdürecek mi?
Bu durum bize devlet kurumlarının, salt jeostratejik şirketlerin değil ekonomik –daha özelde finansal- krizle boğuşan devletler arasındaki koordinasyonun bile altını oyacak biçimde yeniden düzenlenmesi hususunda ne söyler?
Bu yeni durum çok uluslu şirketlerin yanı sıra finansal kapitalistlerle de doğacak olan ihtilafın boyutlarını ve buna karşılık devlet aygıtlarının yeniden yapılandırılmasını ne ölçüde etkiler?
Burjuvazinin neoliberal küreselleşmeden kopuş için sağ-kanat milliyetçiliğe olan desteği ne kadar ileri gidecek?
Bugün liberal demokrasinin otoriteryen dönüşümüne bağlı olarak demokratik siyasal alanın kapanışını zorunlu kılan yeni bir ‘istisna hali’nin doğuşuna mı tanıklık ediyoruz?
21. yüzyılın ilk büyük ekonomik krizinin süregiden etkileri aynı zamanda -neoliberal pratikler hala devlet politikalarını biçimlendirirken neoliberalizmin kurumlarının meşruiyet krizini de üretmiş midir?
Tüm bu koşulların herhangi biri yahut hepsi birden toplumsal ve çevresel yeniden üretim bakımından hangi sonuçlara gebe olabilir?
Sorular çoğaltılabilir; ve çoğaltılmak zorundadır da keza küresel kapitalizmin haritasının yeniden çizildiği bir kriz ve bu krizlerden çıkış projelerinin egemenler tarafından yeniden üretildiği bir zamanda çıkışlar ezilenler açısından da üretilecekse artık bize, geçmiş zamanın sorunlarını karşılamaya yeten tümel tanımlar ve genel ilkelerden çok daha fazlası gerekiyor. Socialist Register 2019 işte bu düşüncelerle yukarıdaki sorulara ve daha fazlasına ÇİN-ABD gerilimi/ilişkileri bağlamında bir yanıt aramaya çalıştı ve mevcut sorunsalın nasıl bir kavramsal hazne ve kuramsal ard-alanla betimlenebileceğini göstermek istedi.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2019
Sayfa Sayısı
336
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786052601969
Ortalama Değerlendirme »