Bir davranisin, bir isin, Islâm Dinî hükümleri açisindan dogru veya yanlisligi, olur veya olmazligi konusunda, din bilginlerinin verdikleri sözlü veya yazili cevaplara fetva denilir. Giris`te daha genis belirtildigi gibi, bu genel bir tanimlamadir. Kisa tanimiyla fetva, müftünün verdigi ser`î cevaplardir. Osmanli Devleti`nde XV. yüzyilin baslarinda Seyhülislamlik (Mesihat) makami kuruldu. Fetvâ verme yetkisi bu makama aitti. Zaman içinde bu konuda özel bir prosedür ve "Fetvâhane" adli bir teskilat gelistirilmekle birlikte, Mesihat Makami`na bagli olarak Vilâyet, sancak ve kazalarda halkin sorularina cevap veren müftüler de bulunmaktaydi. Seyhülislâm, Osmanli idarî yapisinda Sadrazamdan sonra basta geleniydi. Tanzimatla beraber hükümetin bir üyesi olarak Seyhülislam, kabinede yer aldi. Ayrica devletin Ser`iyye mahkemeleri, Seyhülislamliga bagliydi. Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566), düzenlettigi kanunlarin mesruiyetini saglamak için Ebu`s-Suud Efendi (1490-1575)`den fetva almistir.Ayri bir arastirma konusu olmakla birlikte, kanun veya kararlarda yöneticilerin suistimallerini önlemek için Seyhülislâmlardan fetvâ alinmasi çok kez devletin yararina olmustur. Hemen ifade edelim ki, fetvâlar Padisahin veya yöneticilerin elinde her zaman hayra kullanilmamistir. Osmanli Tarihi`nde bunun örnekleri de vardir: Padisahlar, kendi kardeslerini öldürtmek, ya da padisahlarin hal`lerinde yöneticiler, fetvâlarin altina Seyhülislâmlarin mührünü isteklerince basmalari gibi? Bu durum Seyhülislâm`in kisisel iktidari ile mütenasiptir. Örnegin, II. Osman devrinin (1618-1623) Seyhülislâmi ayni zamanda Sultan`in kayinbabasi Esad Efendi (1570-1625), Padisahin kardesini öldürtmek için istedigi fetvâyi vermemis olmakla dirayetini göstermistir. Yakin geçmisimizde Haydarizâde Ibrahim Efendi (1863-1933) de ayni dirayetin örnegini vermistir. O, Kuvayi Milliye aleyhindeki fetvâya imza atmamak için dördüncü Damat Ferit hükümetinde yer almamistir. Hatta Damat Ferit Pasa, bu kabinesine istedigi kadar Nazir (Bakan) bulabilmesine ragmen, Seyhülislâm bulmakta sikinti çekmistir. Dinî hayatta yüce yeri olmasi gereken bu makam, kendilerine teklif edilenlerden, bu yere hakîkaten lâyik olanlar istisnasiz reddetmislerdir. 3 Nisan 1920`de kurulmasi gereken hükümet, bu yüzden iki gün gecikme ile 5 Nisan`da, Dürrizâde Abdullah Efendi`nin bu görevi kabul etmesiyle teskil edebilmistir...(Önsözden)
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
1. Hm. Kağıt
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2012
Sayfa Sayısı
446
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789751912657
Ortalama Değerlendirme »