Türk Mutfağı’nda, tasavvufun izleriyle ilk karşılaşmamız
12. yüzyılda Arslan Baba’nın Ahmet Yesevi’ye ulaştırdığı
hurma ile başlar, 13. yüzyılda Yunus Emre’nin alıç hikâyesi ile
yürür. Aynı dönemde Hz. Mevlana’nın Allah’a ulaşma
yolundaki cehdini yemek sembolleri üzerinden ifadesiyle devam
eder. Hz. Mevlana, eserlerinde yemek ve tasavvufi sembolleri
sanki iç içe geçirir, böylece bizlere döneminin yemeklerinin
âdeta bir arşivini de bırakmış olur.
Ateşbaz-ı Veli, nimetin ve yemeğin yeryüzündeki seferinin
Mevlevilik tarikatındaki kılavuzudur. Mevlevilik, dervişlik
eğitimini mutfaktan başlatmakla, mutfağın bir eğitim ve kültür
değeri olduğu anlayışının ilk örneğini sergilemiş olur.
Ateşbaz-ı Veli mutfağın başında bulunan ermiş bir zat, dünyada
adına anıt mezar yapılan ilk şeftir.
Ateşbaz-ı Veli mutfağın bir ekip işi olduğunu 13. yüzyılda
görmüş, mutfakta ekipleşmeyi dünyada ilk gerçekleştiren kişi
olmuştur. Ateşbaz-ı Veli mutfağı araç gereci, malzemeleri,
teknolojisi, iş akış planı, çalışanları, iş bölümü, görev yetki
düzeni ve servis düzeni ile belirli ilke ve kurallara bağlı olarak
işleyen bir kurum seviyesine ulaştırmıştır.
Selçuklu başkenti Konya’nın 13. yüzyıldan günümüze bir kültür,
sanat ve lezzet merkezi olmasının ardında, böyle bir birikime
sahip olması yatar.
Bu çalışma, Mevlevi Mutfağı hakkında güvenilir ve
kapsamlı bilgi edinmek isteyenler için temel bir başvuru kitabı
olma özelliğini taşımaktadır.
Prof. Dr. Nilgün Çeleb
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2022
Sayfa Sayısı
216
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786254130199
Ortalama Değerlendirme »