Mevlânâ`nin buyurdugu gibi; Gece Üstadima sordum kaç kez: "Bana bu dünyanin sirrini söyle tez." Üstadim cevap verdi gülerek: "Bu sir ancak bilinir söylenemez." Insanoglu, yaradilisindan bu yana hep daha da yükseklere ve gökyüzüne bakarak tefekkür etmis, semada parlayan yildizlarla hayal kurmus, simseklerden yildirimlardan korkmus, ama atesi kazandirdigi için de çok yararlanmis; ay, günes ve diger gökcisimlerini tanrilastirmis; kutsallari daima yükseklerde gökyüzünde daha dogrusu fizikötesi semavî âlemlerde aramis, aradigina ulasmak için çalisip çabalamis, hep illâki de gökyüzü demis! Bu nedenle, insanoglunun dünyada var oldugundan beri, evvel ahir yeryüzüne dikmis oldugu, cinsi cibilliyeti ne olursa olsun, hemen hepsi tapinma veya gözlem amaçli; menhir, monolit, obelisk, direk, ziggurat, piramit, kilisenin çan kulesi, caminin minaresi ve Masonluktaki B&J dâhil, tasiyici fonksiyonu olmayan bütün sütunlar; insanin göklere uçamasa bile, manen gökyüzüne çikip tanrilara ulasmasina veya en azindan sesini duyurmasina vasitadir. Daha da önemlisi bu sütunlar Tanri katindaki kutsal dünyevî ve uhrevî bilgileri ögrenmesinin araci olarak tasarlanan merdivenlerdir
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Baskı Sayısı
Basım Yılı
2007
Sayfa Sayısı
416
Kapak Türü
-
ISBN
9789759025427
Ortalama Değerlendirme »