Sehirler kulaginiza küpe takar. Parmaklariniza çentik atar.Dillerinize isaret koyar. Alniniza mührünü basar. O mührün kocaman iziyle birlikte izin verir sokaklara dagilmaniza. Artik o sehirlisinizdir.Bazen gitmeseniz gelmeseniz de o sehirlisiniz. Degil mi ki ilk içtiginiz su, o sehrin topragina aittir. Varlik âleminde görünüsünüzün, büyümenizin, adamliginizin ilk besini o sudur.Yüzünüzü oksayan ilk rüzgâr oralarin bozkirlarindan kalkip, oralarin havasiyla izdivaç ederek derinizi yalamistir, nefesiniziaçmis, içinizi sisirmistir. O topragin ürününden elde edilen sebzeyi, o yörenin atesinde pisirip çorbanizi kaynatmislardir. O çorba degil midir biraz da sizin büyümenize vesile olan? Iste bu yüzden sizorali, o sehirlisiniz. Kendini bir sehre mensup hissetmeyenler var midir? Onlara ne demeli? Tarih boyunca büyük insan topluluklari hep ve çok kere bir sehre nispet edilerek anilmisken onlara ne oluyor? Evrensellikya da hümanizm adina uluslar, kavimler, milletler üstü insan düsünebilir miyiz? Düsünebilsek bile, klinik bir vakiadan öteye geçebilir mi bu münferit olay?
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Baskı Sayısı
Basım Yılı
2011
Sayfa Sayısı
184
Kapak Türü
-
ISBN
9786054494064
Ortalama Değerlendirme »