Evet, her sey çürüyor, her sey... Insanlar da çürümeyecekler mi? Eylül de sanki bahara özlem duyan mahzun bir tazelik sanki üzerine çeken kisin kendini yok etmek isteyen sonbaharin aksine sonsuza kadar kalmak mücadelesi vardir. Fakat bunun için muhtaç oldugu seylerden yoksun olduktan baska kendisinde de direnç kalmamis ve tabiat bunu anlamis gibi aci bir bezginlik ve düsünceyle, üzerine çeken yalnizligin, matemin son aciligiyla düsünüyor… Sanki ne kadar ugrasirsa ugrassin, ne kadar direnirse dirensin, kisin üstün gelecegini, artik her seyin, her ümidin bittigini buna katlanmak gerektigini anlamaktan dogan bir korku ile agliyordur. Ne renk, ne koku... Iste yapraklar ölüyor... Rüzgâr insafsiz, yagmur inatçi, her sey çürüyor. Oh, her sey çürüyor...O zaman Eylül kendine dogada ilk korku ayi, faniligin ilk hissedildigi ay, ilk faydasiz ve yakici mücadele arzusu gibi, hayatin ne oldugunu anlayip habersiz geçen güzel geçmisin özlemiyle ilk boyun bükülmüs bir ay gibi göründü. Ayaklarinin altinda çamurlanmis çürük yapraklara bakarak "Evet, her sey çürüyor...Demek, biz de çürüyecegiz?" diye düsündü. Demek ki çürüyecekti, o da çürüyecekti. Böyle, hiçbir mutluluk gelmeden, daha henüz beklerken, özellikle hayatinin nasil gafil geçmis oldugunu anladiktan sonra, artik bir sey de yapmak mümkün olmadigini görerek, böyle çürümek, bitmek ona pek insafsiz, pek aci geliyordu...
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Baskı Sayısı
Basım Yılı
2013
Sayfa Sayısı
280
Kapak Türü
-
ISBN
9789944979740
Ortalama Değerlendirme »