Insanin sorumlulugundan, erdemli durus ve yasayisindan bahsediyoruz degil mi? Sözlerin içinin bosaltildigi, kelimelerin kifayetini yitirdigi, hâl dilinin dahi bir ise yaramadigi bir zamanda yasamaya basladik. Sezai Karakoç yillar önce, Hizir’la geçirdigi saatlerde hâlimize söyle tercümanlik yapar: “Hükümdarin hükümdarligi için halka yalvardigiAma yine de essiz zulümler isledigi vakitlere erdimBunu bana söylemedinizInsanlar havada uçtu ama yerde öldülerBunu bana ögretmediniz...”Atalarimiz “Üzüm üzüme baka baka kararir” derken herhâlde bagdaki kara üzümlerin birbirlerine bakarak tatlandigindan bahsetmiyor, “Kizim sana diyorum gelinim sen anla” deyip insandan insana açilan kapilardan, köprülerden nasil girilir, nasil yürünür, nasil hâldas, nasil yoldas olunur bunlara göndermede bulunuyorlardi. Her insanin kendine göre bir hâldasi, bir yoldasi mutlaka vardir. Simdi size hem hâldasligi, hem yoldasligi bilen; yasayan, yasatan sonra da göçüp giden bir gönül erinin hayat kesitlerinden bahsedeyim.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2014
Sayfa Sayısı
176
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786053702269
Ortalama Değerlendirme »