Hayatla çiplak temas... hem çok güzel, hem çok acitici! "Yasin ilerledikçe, giyinmeye baslarsin. Giderek daha fazla tabaka edinirsin, bunlar seni duyarsiz kilar. Bütün toplum çiplak kalsaydi, önce birbirimizi kucaklar, sonra da toplu harakiri yapardik." "Kendini çiplak hissetmiyor musun artik?"Babasi yavasça ve üzgün bir ifadeyle basini iki yana salliyor."Belki de o kadar çok tabakam yoktur, ama dogrudan temas benim için bir mucize olurdu." "Yani bütün bunlar... simdi yasadiklarim... geçecek mi?" "Büyük ihtimalle evet. Maalesef."Çiplaklik nedir? Giysisizlik mi? Gençlik mi? Ayip mi?.. Giysilerimizden arinmak, çiplakligin tek hali mi? Kumaslara sarindigimiz anda sonlaniyor mu çiplakligimiz? Hayat bizi tüm gerçekleriyle çevreler, toplumun gözünde tanimlar, kurallariyla kisitlar, normlariyla biçimler, sistemleriyle düzenler, tenimize nüfuz etmeye çabalarken, mücadeleye çirilçiplak girismek midir zor olan, katman katman, zirh zirh giyinmek mi? Peki, ya geçince çiplakligimiz; sona erer mi üsümemiz? Kendin olmak, tenine temas eden hayata karsi ne kadar giyinecegini kesfetmekten, bu hayatin içinde kendini bulmaktan geçer. Belki bulanik bir nehirde, yakinlasamadigin bedenlerde, yasama pamuk ipligiyle bagli bir dostun varliginda, özüne erisemedigin bir rüyadan uyandiginda ya da kendine çizdigin sinirlarin ötesine baktiginda... Çek yazar Iva Procházková, ergenligin kaçinilmaz "çiplakligini" ve hayatin yakici "sogugunu", Berlinli bes gencin kesisen yasamlari üzerinden anlatiyor.(Tanitim Bülteninden)
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Ayça Sabuncuoğlu
Kağıt Cinsi
Baskı Sayısı
Basım Yılı
2014
Sayfa Sayısı
326
Kapak Türü
-
ISBN
9786054603817
Ortalama Değerlendirme »