Nasil oluyor da ceza yoluyla adaletin yerine geldigini düsünüyoruz? Özkan Agtas bu soruyu kitap boyunca takip ederken, her seyden önce bize cezanin, antik çaglardaki kökenlerinden günümüze kadar gelen mükemmel bir felsefi tarihini aktariyor. Bu tarih, Ceza Hukuku’nun bir tahakküm biçimi olarak farkli tarihsel dönemlerde farkli siyasal biçimler altinda nasil bir dönüsüme ugradigini aydinlatiyor. Ceza’nin devlet, toplum, “politik ekonomi” ve “polis” ile iliskisini takip ederek nihayetinde Agtas’in politika-sonrasi diye niteledigi günümüze ulasiyoruz: “Bugün suç ile siyaset arasindaki esigin bulaniklastigi bir noktadayiz. Bu bulaniklasma, istisnayi kural haline getiren sürecin hedefindeki seyin, yani siyasallasma imkânlarini gasbetmenin ve siyasal alani kapatmanin ayricalikli yollarindan biridir. Cezalandirici makine ve geçirmekte oldugu dönüsüm de bundan azade degil: Bu makine, politikayi meneden bu çagin temel karakteristiklerini alip bunlari tehlikelilik kavraminin rasyonellestirilmis, böylece yenilir yutulur kilinmis halinden baska bir sey olmayan bir risk mantigiyla takviye eden özgün bir teknigin adidir. Onun çifte hareketini anlamak hiç de güç degil: Bir yandan merkezsizlesme ve böylece kontrol sebekesinin daha alt hiyerarsilerine dogru yayilma yönündeki egilim. Diger yanda sertlesme ve cezalandiriciligin dozunu artirma yönündeki egilim. Bu arada neyin sessiz sedasiz gözden kayboldugunu ise artik biliyoruz: Adalet iddiasi.”
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yılı
2017
Sayfa Sayısı
320
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789753429214
Ortalama Değerlendirme »