Kraliçe, atin çevresinde üç kez döndü. Dönerken bir kobra yilani gibi dans ediyordu. Kraliçe artik bu dünyaya ait degildi. Bedeni, iradenin tutsakligindan kurtulmus nazli bir milletin önünde kiyiyla öpüsen dalgalar gibi yumusak dans ediyordu. Ayaklari, dalindan kopmus bir yapragin salinarak yere düsmesi gibi zarif, sessiz ve kirilgan olarak topragin üzerinde uçusuyordu. Sanki yer çekimi yasasi, kraliçeye bir ayricalik tanimisti. Brahmanlardan biri rengarenk çiçeklerden olusmus bir çelenk getirdi. Kraliçe çelengi aldi ve bir sevgiliye sunar gibi sefkatle atin boynuna geçirdi. Az önce ön ayaklari ile topragi eseleyen ve yerinde duramayan at da dansin büyüsüne kapilmis, biraz da olsa sakinlesmisti.
At için dans eden kimsenin bir sifati yoktu. Önünde hareket eden sadece bir disiydi...
Kurbanci üç Brahman kementlerini atin boynuna geçirip, tütsülenmis bir örtü ile örttüler. Sonra üç ayri yöne dogru hareket edip ati bogdular. Örtünün üzerinden belli oldugu kadariyla at önce debelendi, sonra devrildi ve hareketsiz kaldi. O ölü at artik, ölümsüz Ulu Tanri Varuna’nin bir simgesiydi. Göklerin efendisi olan Ulu Tanri Varuna ile, bereketin simgesi olan kraliçenin evlilik töreni baslayabilirdi.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Sedat Memili
Kağıt Cinsi
Kitap Kağıdı
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yılı
2005
Sayfa Sayısı
256
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9789756391105
Ortalama Değerlendirme »