Bir Bogaziçi Tarihi degil bu; yalilarin mimarî özellikleri üzerine bir kitap da degil. Yalilardan çok, yalilarda yasayanlarin kisilikleri ve hayatlari üzerine bir kitap. Yapmaya çalistigim seyi Çelik Gülersoy’a anlattigimda “Anladim,“ demisti; “Binadan çok zina yazacaksin...“Her ne kadar mimarî bir iddiasi olmasa da, Bogaz ve yalilarla ilgili bir sey yazan insan, artik iyice sayilari artan yeni, beton, zevksiz yapilarla ilgilenmek istemiyor. Sonunda “bina“ anlatmasan da, anlattigin insanlarin oturdugu konutlar mimarî özellikleriyle ilginç ve çekici olmali. Bu zorunlu karari verince, böyle güzelliklere sahip yapilarin, bir kaç istisna disinda, geçen yüzyildan kalma oldugu görülüyor. Sözü geçen insanlarin çogu da, hiç degilse dogum yillariyla, o yüzyilin insanlari. Tabiî epeycesinin hayati bu yüzyilda da devam etmis. Dolayisiyla sonuçta ortaya çikan sey dedikodu düzeyinde bir Ondokuzuncu Yüzyil Tarihi oluyor (“dedikodu“ derken bunu küçümsemiyorum, çünkü bence en ciddi tarihçilik en fazla dedikoduyu içermeli). Osmanli’nin son döneminde ve Cumhuriyet boyunca, bu ülkede adi geçen herkes bir sekilde Bogaziçi’yle baglantili olmus. Fransizca “historie“ kelimesi hem “tarih“ hem de “hikaye“ anlamina gelir. Iste bu kitap da tam bu kesisme noktasina oturmak üzere yazildi.
(Tanitim Yazisindan)
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
Kuşe
Baskı Sayısı
6. Baskı
Basım Yılı
2021
Sayfa Sayısı
288
Kapak Türü
Ciltli
-
ISBN
9789754704655
Ortalama Değerlendirme »