Birbirinden ayrilamaz olan ve birbirini tanimlayan bilim insani- akademi-akademisyen kavramlari nasil olustu? Evrensel bir eylem olan bilimsel üretim sürecinde akademilerin daha dogrusu bilim insaninin rolü nedir? Bilim insani-akademisyenin farkli toplumlardaki, politik, dinî ve ekonomik sistemlerle iliskisinin boyutlari nedir? Bilim insani-akademisyenin yönetenler ve tâcirlerle iliskisinin tarihsel boyutlari nedir? “Bilim Insaninin Toplumdaki Rolü” adli bu kitap, toplumda en çok saygi duyulan bireyler olarak bilim insanini ve üniversiteleri inceliyor. Hem bilim insaninin “kim” oldugunu hem de bilim insaninin içinde yasadigi toplumsal iliskilerle bagini arastiriyor. En azindan dolayli olarak ahlâkin geleneksel dinî temelini zayiflatma sorumlulugunu tasiyan, ama bir toplumsal ahlâk yaratmaya da gücü yetmeyen bilim insani-akademisyen, toplum nezdinde ilâhî unsurlardan sonra en çok saygi duyulan “toplulugu” olusturuyor. Çünkü “toplumun” bilim insani kavramina bakisi, toplumdaki bütün “Ideolojik hassasiyetlerden” azadedir. 1700’lü yillara kadar bilgi/bilim süreci ve bilginin/bilimin aktarilmasi, saray-larin ya da tâcirlerin kontrolündeydi. Yine 1700’lü yillara kadar bilimsel bilgi sürecini elinde bulunduran insanlar, genellikle ya dogrudan saraylara ya da tâcirlere danismanlik eden teknoloji uzmanlari (hekimler dâhil) ya da filozoflardi. “Bilimsel faaliyet nasil büyüdü ve bugünkü yapisini nasil edindi, bilimsel büyüme ve bilginin aktarilma süreçleri nasil ilerledi?” sorularina cevap verebilmek için, çesitli meslekî ve entelektüel gruplarin (bilim insanlarinin), devlet ve tâcirlerle farkli ülkelerde kurduklari güçlü ve kendiliginden iliskilerin toplumsal karsiliklarini anlamak gerekiyor.
Ortalama Değerlendirme »