“Ben böyle düşünüyorum!” demekle olmuyor. Yıllar var ki, “münazara” sözcüğü dilden düştü. “Safsata” sözcüğü ise her nedense yobazlıkla özdeşleştirildi, batıl inanç anlamında kullanılır oldu. Oysa akıl yürütme yetisinin hatalı kullanımı anlamına gelir, bir yöntem sorunundan ibarettir, safsata.
Dinle, imanla, inançla ilgisi yoktur. Başta Türkçenin kötü kullanımı olmak üzere, eksik bilgi, önyargı, duygusallık, acelecilik, özensizlik, aşırı genelleme, duygu sömürüsü
gibi nedenlerden kaynaklanır.
Safsata kural olduğunda, konuşanlar birbirini duymaz olurlar. Kısır ortamı dolaylı karalama, sahte açmaz, tecahülü arifane, felaket tellallığı, girift soru gibi laf cambazlıkları doldurur.
Gece gündüz televizyondan, basından, siyasilerden, hatta maalesef yakınlarınızdan yayılan temelsiz ahkâmın farkında olmamanız mümkün değil. Öyleyse, sorgulayın. Başta konuştuğunuz Türkçe olmak üzere, fikirlerinizi, tercihlerinizi, size söylenenleri ya da duyduklarınızı illa ki sorgulayın. Bıkmadan, üşenmeden, yılmadan sorgulayın. Sosyal medya münazaraya el veren bir mecra değildir, twite laf yetiştirmekle kaybedeceğiniz zamanı mesela “ad hominem” safsata nedir, onu öğrenmeye ayırın. Öğrenin ki, arkanızı dönüp gideceğiniz zamanı doğru kestirebilesiniz. Kendiniz yapıyorsanız da, yapmayın. Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun.
Yayınevi
Yazar
Çevirmen
Kağıt Cinsi
2. Hamur
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yılı
2020
Sayfa Sayısı
190
Kapak Türü
Karton Kapak
-
ISBN
9786051852522
Ortalama Değerlendirme »